17 Nisan 2015 Cuma

Başımıza Gelen Üzücü Şeylerin Vardığı Yer


Resim

Yıkılmış bir kent kalesinde, bir tepenin üstünde, oğluyla birlikte yaşayan yaşlı bir adam vardı; günün birinde atı kaçmıştı tepeden. Bunun üzerine yakın komşuları, atın yitişinden dolayı acısını bölüşmek, ona duygudaş olmak için geldiler. Gelen komşulara, “Neden bunun mutluluk olduğunu anlıyamıyorsunuz, üzülecek ne var ?” diye sordu adam; ve sonraki günlerde atlardan birkaçını eğitti, yanında alakoydu. Bir gün, oğlu atla gezme tutkusuna kapıldı; sonunda bacağı kırıldı. Yine geldi komşular, eski sözlerini yinelediler, ‘geçmiş olsun acını paylaşmaya geldik’ dediler. Yaşlı adam, yine bunu neden bir mutsuzluk saydıklarını sordu onlara ve sustu onlar gidene dek. Ertesi yıl bir savaş çıktı; oğul, topal kaldığından göreve çağrılmadı. Yaşlı bilge ileriyi gören biri olarak köylülere büyük bir ders vermiş oldu. Önünü arkasını, sağını solunu bilmeden hiçbir olayı bugünkü kesit içinde kesin yargılarla yargımalayın sonra şaşırır, üzülür hatta utanırsınız demek istedi.

Aslında bizler hayatın güçlüklerini yanlış yorumlayarak kendimizi mutsuz ediyoruz.
Her güçlüğün bir sebebi vardır.
Bazı şerler hayır öncesi şerlerdir.


etiketler: yaşlı bilge ve oğlu, başımıza gelen üzücü şeyleri yanlış okuyoruz, Başımıza Gelen Üzücü Şeylerin Vardığı Yer (Hikaye), yaşlı bilge ve kaçan atı,


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder